Harvard Business Review ile eş zamanlı yayınlanan yazımın tam metnini aşağıda paylaşıyorum:
BAŞARININ FORMÜLÜ
Hayatta bazı şeylerin sırrını erkenden çözmek büyük fark yaratıyor. Üniversite hayatının kıymetini son senede anlayıp geride kalan 3 seneye yanmak, yüzerken her kulaçta sonuna kadar uzanmanın önemini sporu bıraktıktan sonra çözmek… Her seferinde “keşke daha önce bunu fark edebilseydim” der insan. İş hayatında da aynı şekilde yoğun bir tempoda ilerlerken, bazı basit formüllere emekliye ayrılmadan aymak gerekiyor.
Çok denk gelmişizdir mülakatlarda ve okul başvurularında “bundan 30 sene sonra dönüp baktığında…” ile başlayan sorulara. Herkesin hayatta bırakmak, yaratmak ve elde etmek istedikleri, ve kafalarında başarı kavramları farklı. İş adamları arasında genelde başarı kriteri ne kadar para kazandığınızdır; hatta “kaç paralık adam” ibaresi çok duyduğumuz bir kategorizasyon sorusudur.
İşkolik hastalığına kapılmamdan sonra, çok sevdiğim bir abim (Türkiye’nin en “başarılı” iş adamlarından biri) bana “Başarı para mi? Bence iyi çocuk yetiştirmek para kazanmaktan daha önemli” demişti. O günden beri de asıl başarının ne olduğunu çözmeye çalışıyorum.
Başarı çok para kazanmak mı, saygınlık mı, popülarite mi, yoksa iyi çocuk yetiştirmek, dünya barışını sağlayan çalışmalarda bulunmak, vakıflara destek olmak, yoksa Şampiyonlar Ligi finalinde gol atmak mı?
Vehbi Koç’un 1,000,000 hikayesini herkes bilir: Tahtaya sıfırları çizip hepsine bir getiri (prestij, para, mal, mülk vb) adı koyar ve en son da başına 1 rakamını ekleyip “işte bu da sağlık, sağlık olmazsa hiçbiri bir işe yaramaz” der. Sağlık olmazsa olmaz. Kanuni Sultan Süleyman’ın “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” sözü de boşa söylenmemiş olsa gerek.
Başarı = Mutluluk
Ben başarının 1.0 korelasyonla bağlı olduğu kriterin mutluluk olduğuna inanıyorum. Ve herkesin mutluluk anlayışı farklı olduğu için tüm değişkenlere verdiği ağırlık farklı oluyor. Kimi akşam erkenden eve gidip ailesiyle vakit geçirerek, kimi dostlarıyla muhabbet ederek, kimi köpeğini gezdirerek, kimi vakıflara bağışlarda bulunarak, kimi de ofiste sabahlayarak mutlu olabilir. Ama neyin kendini mutlu ettiğini anlayıp, hayatını bu yönde şekillendirebilen kişiler mutlu ve dolayısıyla başarılı olan insanlardır.
Yale’de geçtiğimiz senelerde yapılan bir çalışma klasik ekonomistlerin “kar maksimizasyonu” ilkesine yeni bir boyut katıyor: Yapılan işte kazanılanın sadece maddi rant olmadığı, yanında farklı motivasyonlar da olduğu detaylı analizlerle anlatılmış. Çoğu kişinin daha mutlu olduğu bir işte daha düşük maaşı tercih etmesinin sebebi de bu.
Tüm bunları bir araya getirince, yıllardır süregelen “başarının formülü nedir?” sorusunu basitçe şu şekilde cevaplayabiliriz:
Başarı = Mutluluk = S x ( xP + yİ +zA +kG + mH + nT…)
S = Sağlık (1 veya 0)
P, İ, A, G, H, T… = kişinin mutlu olması için gerektiğini düşündüğü değişkenlerde şu andaki memnuniyet yüzdesi. Burada örnek teşkil etmesi için para, itibar, aile, görünüş, hobiler… kullanıldı
x, y, z, k, m, n… = kişinin bu değişkenlere verdiği değerin çarpanı. Bu çarpanlar toplamı 1.0 ediyor
Daha açıklayıcı olmak adına basit bir örnek vermek gerekirse: Sağlığı yerinde bir kişi düşünelim. Hayatta en çok değer verdiği yine yukarıda bahsi geçen 5 kriter diyelim. Bu kriterlere verdiği önem ve şu an o kriterlerdeki memnuniyet oranlarını da formülde yerleştirelim:
Başarı = Mutluluk = S x ( xP + yİ +zA +kG + mH + nT…)
= 1 x [(0.25x%80) + (0.20x%90) + (0.30x%100) + (0.15x%70) + (0.10x%90)] = %88
Bu formüle göre örnekteki kişi %88 mutlu, yani %88 başarılı.
Tabi ki kişilerin farkında bile olmadığı birçok değişken daha var, ve bahsi geçen ve diğer değişkenler ve çarpan oranları dinamik bir yapıda ve her geçen gün değişebilir. İnsanlar olgunlaştıkça ve hayatta deneyim kazandıkça ağırlıklar bir değişkenden diğerine kayabiliyor. Örneğin kariyerinin başında birisi için maddiyat daha önemliyken, daha sonra prestij ve ailesinin önemi artabilir.
Hayatta bu basit formülü çözüp, mutlu olduğu noktaya en çok yaklaşabilen insanlar bence en başarılı insanlar.
Hakan evladım, evladım diyorum yazıda bahsettiğin gibi bazı şeyleri erken bazı şeyleri geç anlamış ve emekliliğine az kalmış bir büyüğün olarak yazıyorum.
Formülün çok güzel fakat hepsinden öte senin kullandığın gibi “aymak” gerekiyor. Sınırlarını bilmeyen beklentilerini sınırlarından az tutan çok tutan, hayatta elindekinin değerini bilmeyen, yanlış değerleme ve önem sırası yaparak elindekilerden olan insanlar için mutluluk gerçekten çok zor.
Hepsinden öte sağlığı bir kenara ayırırsak mutluluk ve başarı kendini bilmekle geliyor.
Not: Bide genetik faktör var ki mutluluk hormonları çok salınan arkadaşlar.
Eklemeyi unutmuşum. Yazını çok beğendim.
Annene ve babana saygılarımı iletiyorum.
Hakancığım;
Yazını okudum ve çok mantıklı buldum, bir çok kriterin mutluluğumuzu etkilediği meçhul fakat bence en önemli olan nokta insanın kendi içinde yarattığı mutluluk ve pozitif düşünceler, önce kendin mutlu olacaksın ki etrafındakiler de mutlu olsun.
Sevgiler.
Hakan abim;
Eline, ağzına sağlık çok güzel bir yazı olmuş. Senin gibi büyüklerimin başarılarını gördükçe önüme koyduğum hedeflerim daha da büyüyor. Sizlerin tavsiyeleriyle hedefime ulaşamamız için hiçbir sebep yok. Bizleri hayata dair küçük tavsiyelerle hayata “aydığın” için teşekkürler.
Başarılarının ve güzel yazılarının devamını dilerim.
Hakan bey,
Çok güzel ve bir matematikçi/finançı gibi özetlemişssiniz konuyu. müsadenizle kısa bir ekleme veya sadeleştirme yapmak isterim formulünüzde.
Parantez içinde yazdığınız özelliklerin farkına varılamaması(memnuniyet yüzdesi), yani farkındalık seviyesi düşük olan insanların sayılan bu özelliklere sahip olsa bile farkedememeleri, yanlış bir algılamaya sebep oluyor. Bu tip insanlar mutsuz dolayısı ile başarısız olduklarını sanıyorlar. Diğer yandan, farkındalik seviyesi , ki hayata geliş amacımız bu seviyeyi yükseltmek üzerine kuruludur bana göre, yüksek kişilerde ise bu sayılan değişkenlerin sayısı az olduğunda(mesela görünüşe veya paraya değer verilmediğinde) diğer çarpanların bütünden alacağı oran artacağından mutluluk, başarı oranlarıda artıyor.
Saygılarımla,
Başarılı bir yazı olmuş
Hayat ogrenmektir insan once kendini ogrenmeli elini ayagini nefes aldigini sorgulayip kendinin nasil bir mucize oldugunu farketmeli sonra mi sonra gorebildigi her uca bucaga bakmali bakmaliki gormeli sahip oldugu herseyin aslinda kendi gibi bi mucize oldugunu. şükretmeli ve saygi duymali once yaradanina ve tabi onun butun yarattiklarina.kisa kesicem bence kisaca hayat ayni dedigin gibidir kardesim bir erkek olarak soluyorum bunu en kabasindan bakarsak erkeksin soy sun soyunu yurutecek tohum ve bilgi aktaricak nesil gereklidir birakirsin tohumunu yetistirirsin hayattan aldiklarini katarsin sen olursun baska bi aciklamasi yok hayat be herkes olucek Allah herkese olumun bile hayirlisini versin hayirli aksamlar.
Hakan bey,
Yazılarınız benim ufkumu açıyor ve bana yön veriyor.