Yale profesörlerinden, HonestTea kurucusu ve whynot.net bulucusu Barry Nalebuff, Co-Opetition felsefesini “cooperate to enlarge the pie and compete to divide it up” diye anlatıyor. Gerçekten de “business is war” mantalitesi eskide kaldı. Co-Opetition’ın sağlaması oyun teorisiyle de, mikroekonomi kanunu “profit maximization” kuralıyla da yapılabilir.
Örnek olarak Coca Cola ve Pepsi’nin kolanın zararsız bir içecek olduğunu halka anlatmakta işbirliği yaparak pazarı büyütüp, pazar paylarını artırmak içinse birbirleriyle reklam ve promosyon alanlarında yarışmaları verilebilir. Ekosistemin gelişmesi için aynı sektördeki firmaların rekabet ederken, işbirliğinden sağlayabilecekleri sektörel faydaları göz ardı etmemeleri gerekiyor. Yurtdışındaki firmalar buna çok dikkat ediyorlar. Küçük şehir arabası kullanımını kolektif bir şekilde promote edip farkındalık yaratan Toyota, Citroen ve PSA Peugeot firmaları da, Toyota Aygo, Citroen C1 ve Peugeot 107 modellerini eş zamanlı piyasaya sürerek rekabet etmişlerdi.
Maalesef ülkemizde “Co-Opetition” henüz pek anlaşılmış bir konsept değil. Şirketler rekabette fiyat savaşları ve yıpratma savaşlarıyla kar marjlarını sıfıra çekmeyi hatta zarar etmeyi göze alabiliyorlar. Geçenlerde duyduğum bir fıkra da ülkemizdeki bu sorunu komik bir dille tiye alıyor:
Cehennemde her ülkenin içinde kızgın yağ kaynayan bir kazanı olurmuş ve günah işleyenler bu kazanlarda cezalandırılıyormuş; kazandan çıkmaya çalışanları zebaniler kafalarına vurarak geri kazana sokuyorlarmış.
Bir gün baş zebani bir bakmış ki diğer kazanlardan herkes çıkmaya çalışıyor, fakat Türkiye’nin kazanından kimse kafasını bile çıkarmıyor. Baş zebani diğer zebanilerden birini çağırmış ve sormuş “Niçin Türkiye’nin kazanından kimse çıkmıyor? Yoksa orada günahkar yok mu?“
Zebani: Olmaz olur mu?! Ama çıkmaya çalışanı alttakiler geri çekiyor…
Gercekten mukemmel bi insansınız acayıp derecede ilham veriyor tüm hayatınız gercekten tebrikler